Karadeniz'in Yükselen Yıldızı: Gürcistan'ın İncisi Batum


Karadeniz'in Yükselen Yıldızı: Gürcistan'ın İncisi Batum

Türkiye'nin Doğu Karadeniz kıyılarının hemen ardında, komşu ülke Gürcistan'ın Acara (Adjara) Özerk Cumhuriyeti'nin başkenti olan Batum, tarihi dokusu ile fütüristik mimariyi bir araya getiren, Karadeniz'in en dinamik ve dikkat çekici şehirlerinden biridir. Canlı sosyal yaşamı, etkileyici sahil şeridi ve zengin kültürel mozaiği ile Batum, son yıllarda uluslararası turizmin parlayan yıldızı haline gelmiştir. Özellikle Türkiye'ye olan coğrafi yakınlığı ve vizesiz geçiş imkanı, şehri Türk ziyaretçiler için de son derece cazip bir destinasyon yapmaktadır. Batum'un kimliğini tanımlayan en belirgin özellik, 19. yüzyıl Avrupa mimarisinin zarafeti ile 21. yüzyılın cesur ve modern tasarımlarını bir arada barındırmasıdır.

·       

Modern Batum: Şehre adım atıldığında, ziyaretçileri ilk olarak gökyüzüne uzanan modern yapılar karşılar. Gürcü alfabesine adanmış Alfabe Kulesi, üzerinde küçük bir dönme dolap bulunan Batum Kulesi ve Venedik'i andıran mimarisiyle Piazza Meydanı, şehrin yeni yüzünü temsil eder. Işıklandırılmış heykeller, lüks oteller ve Avrupa şehirlerini aratmayan Avrupa Meydanı, Batum'un dinamizmini ve modern vizyonunu ortaya koyar.

·       

Tarihi Batum (Old Batumi): Bu modern çehrenin ardında ise Arnavut kaldırımlı dar sokakları, pastel renkli tarihi binaları ve ferforje balkonları ile ruhu olan bir şehir yatmaktadır. Bu bölgede yapılacak bir yürüyüş, ziyaretçileri zaman içinde bir yolculuğa çıkarır. Şehrin merkezinde bulunan Orta Camii, Osmanlı döneminden kalma önemli bir miras olarak varlığını sürdürmektedir.

Batum'un Türkiye için en büyük avantajlarından biri, Sarp Sınır Kapısı'na olan yakınlığı ve Türk vatandaşlarının pasaporta ihtiyaç duymadan, yalnızca çipli kimlik kartları ile ülkeye giriş yapabilmesidir. Bu kolaylık, Batum'u özellikle Doğu Karadeniz'den günübirlik veya hafta sonu kaçamakları için popüler bir rota haline getirmektedir. Batum; tarihi binaları, fütüristik kuleleri, geniş botanik bahçesi, canlı bulvarı ve zengin mutfağıyla her türden gezgine hitap eden çok katmanlı bir şehirdir. Kolay ulaşımı ve sunduğu dinamik atmosfer ile Karadeniz'in kıyısında keşfedilmeyi bekleyen modern bir masal diyarıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

Aşkın ve Ayrılığın Mekanik Dansı: Batum'un İkonik Heykeli "Ali ve Nino"

Batum'un Karadeniz kıyısındaki modern bulvarında, denizin ve gökyüzünün buluştuğu noktada yer alan "Ali ve Nino" heykeli, sadece sanatsal bir yapı değil, aynı zamanda edebiyatın, tarihin ve evrensel duyguların çelikte hayat bulmuş halidir. Gürcü heykeltıraş Tamara Kvesitadze'nin imzasını taşıyan bu eser, hem estetik tasarımı hem de barındırdığı derin anlam ile Batum'un en önemli modern simgesi ve ziyaretçiler için unutulmaz bir deneyim noktasıdır. Heykel, ilhamını Kurban Said mahlasıyla yazılmış ve ilk kez 1937'de yayımlanmış aynı adlı ünlü romandan alır. Roman, I. Dünya Savaşı ve Bolşevik Devrimi'nin çalkantılı döneminde, Azerbaycanlı Müslüman bir genç olan Ali Han Şirvanşir ile Gürcü Hristiyan bir prenses olan Nino Kipiani'nin sınırları aşan trajik aşkını konu alır.

Farklı kültürlere, dinlere ve coğrafyalara mensup bu iki gencin aşkı, dönemin siyasi ve sosyal çatışmalarının gölgesinde kalır. Heykel, işte bu kavuşması imkansız aşkın dokunaklı bir anıtıdır. 2010 yılında tamamlanan eser, "Erkek ve Kadın" adıyla da bilinir. Yaklaşık 8 metre yüksekliğinde, çelik levhalardan oluşan ve iç içe geçebilen diskli bir yapıya sahip iki insan figüründen oluşur. Eserin en çarpıcı özelliği ise statik olmamasıdır. Heykel, programlanmış bir mekanizma sayesinde hareket eder. Her gün, genellikle akşam saatlerinde başlayan bir döngüyle, Ali ve Nino'yu temsil eden iki figür yavaşça birbirine doğru hareket etmeye başlar. Bu hareket, kavuşma anına kadar sürer. İki figür, kısa bir anlığına tutkulu bir kucaklaşmayı simgelercesine birleşir ve tek bir bütün olurlar. Ancak bu birliktelik kalıcı değildir. Kısa bir süre sonra figürler, birbirlerinin içinden geçerek ayrılır ve yeniden başlangıçtaki yalnız pozisyonlarına dönerler. Bu döngü, yaklaşık 10 dakika sürer. "Ali ve Nino" heykelinin hareketi, basit bir mekanik döngünün çok ötesinde derin sembolik anlamlar barındırır:

·       

Aşkın Birleştirici Gücü: Farklılıklara rağmen iki insanın aşkla tek bir vücut olabilmesini simgeler.

·       

Kavuşmanın Kısalığı ve Trajedi: Romanın trajik sonuna bir gönderme olarak, kavuşma anının ne kadar kısa ve geçici olduğunu vurgular. Birbirlerinin içinden geçerek ayrılmaları, savaş ve siyasi engellerin sevenleri nasıl acımasızca ayırdığını tasvir eder.

·       

Sovyet İşgali Alegorisi: Heykelin hareketi, aynı zamanda romanın arka planındaki en büyük trajedi olan Sovyet işgalinin, Kafkasya halklarının birliğini ve bağımsızlığını nasıl yok ettiğine dair güçlü bir alegori olarak da yorumlanır.

·       

Evrensel Bir Tema: Hikaye ve heykel, yerel bir anlatı olmanın ötesine geçerek, dünyanın her yerinde sevgi, kayıp, savaş ve barış gibi evrensel temalar üzerine düşünen izleyicilere hitap eder.

"Ali ve Nino" heykeli, kısa sürede Batum'un en çok fotoğrafı çekilen ve uluslararası alanda tanınan simgesi haline gelmiştir. Batum Bulvarı'nın en uç noktasında, deniz kenarındaki konumu, esere dramatik bir fon sağlar. Heykeli ziyaret etmek için en ideal zaman, hareketin başladığı ve özel ışıklandırmanın devreye girdiği akşam saatleridir. Bu saatlerde, gün batımının renkleri eşliğinde figürlerin bu sessiz dansına tanıklık etmek, ziyaretçilere hem görsel hem de duygusal olarak etkileyici ve unutulmaz bir anı bırakır. Eser, modern sanatın bir hikayeyi ne kadar güçlü anlatabileceğinin canlı bir kanıtı olarak dimdik ayakta durmaktadır. 

Batum'un Yeşil Arteri: Tarih ve Yaşamın Kesiştiği Batum Bulvarı

Gürcistan'ın Karadeniz kıyısındaki incisi Batum'u tanımlayan bir ruh varsa, o ruh şüphesiz şehrin sahili boyunca bir gerdanlık gibi uzanan tarihi Batum Bulvarı'nda atar. Bir asırdan fazla bir geçmişe sahip olan bu bulvar, sadece bir yürüyüş yolu değil, aynı zamanda kentin sosyal hafızasını, sanatsal kimliğini, doğal güzelliklerini ve dinamik yaşamını bir araya getiren yemyeşil bir yaşam alanıdır. Batum Bulvarı'nın temelleri, 1881 yılında, dönemin valisinin girişimiyle Prusyalı soylu bir bahçıvan olan Ressler tarafından atılmıştır. Ancak bulvara bugünkü ana karakterini ve estetik kimliğini kazandıran kişi, 1884 yılında projeyi devralan ünlü Fransız peyzaj mimarı Michel D'Alfons olmuştur. D'Alfons, Avrupa'nın klasik sahil kordonlarından ilham alarak, geniş yeşil alanlar, egzotik bitkiler ve zarif yürüyüş yolları ile bulvarın ilk etabını tasarlamıştır. Yıllar içinde şehrin büyümesine paralel olarak genişletilen bulvar, "Eski Bulvar" ve "Yeni Bulvar" olarak anılan bölümleriyle günümüzdeki yaklaşık 7 kilometrelik etkileyici uzunluğuna ulaşmıştır. Batum Bulvarı, ziyaretçilerine çok katmanlı bir deneyim sunacak şekilde tasarlanmıştır:

·       

Geniş Gezinti Alanları: Ayrı ayrı tasarlanmış yaya ve bisiklet yolları, ziyaretçilerin rahat ve güvenli bir şekilde gezinti yapmasına olanak tanır.

·       

Zengin Bitki Örtüsü: Yüzlerce yıllık manolya ve palmiye ağaçlarının gölgesindeki bulvar, bambu korulukları ve rengarenk çiçek parterleri ile adeta bir açık hava botanik bahçesini andırır.

·       

Sosyal Donatılar: Bulvar boyunca sıralanmış modern kafeler, restoranlar, dinlenme bankları ve çocuk oyun alanları, her yaştan insanın keyifli vakit geçirmesi için düşünülmüştür.

Bugün Batum Bulvarı, kentin en demokratik ve en canlı alanıdır. Sabah saatlerinde spor yapan yerel halktan, gün batımını izleyen turistlere, bisiklete binen çocuklardan kafelerde sohbet eden arkadaş gruplarına kadar günün her saati farklı bir enerjiye sahiptir. Karadeniz'in serin esintisini hissetmek, şehrin sosyal dokusunu gözlemlemek ve sanatla iç içe bir yürüyüş yapmak için Batum Bulvarı, alternatifi olmayan, eşsiz bir destinasyondur. Bir şehri tanımanın en iyi yolu onun ana caddelerinde yürümekse, Batum'u tanımanın en keyifli yolu şüphesiz onun tarihi bulvarında gezinmektir.